Farklı Fantezilere Yelken Açan Evlilik -3- Tatil

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Farklı Fantezilere Yelken Açan Evlilik -3- Tatil
Saat artık gece yarısını geçmişti. Galip ve ben gözlerimiz kan çanağı olmuş halde muhabbet ederken Gökçe hala aynı pozisyonda uyumaya devam ediyordu. Aslında saatleri dondurmak, burada Galip’in anlattığı olayları, anılarını sonsuza kadar dinlemek için elimden geleni yapabilirdim. Ancak gün içerisinde Galip’in eşi Gökçe ile aramızda çok hoş aksiyonlar olmuştu, bu aksiyonların verdiği yorgunluk ve saatin ilerlemesi böylesine güzel bir akşam için can sıkıcıydı. Galip tatillerini anlatırken ben artık biraz daha aksiyonlu anılar duymayı arzuluyordum. Galip sanki aklımı okumuş gibi bana o tatilde yaptıkları kaçamaklardan biraz daha bahsetti.

Galip;

O gece çok yorulmuştum. Gün içinde 3 kez boşalmıştım ve aklımdan geçen düşünceleri durduramıyordum. Yatağa başımı koymamla uyumam bir oldu tüm bu düşüncelere rağmen. Sabah kalktığımda gözüm duvar saatine takıldı, saat 9 olmuştu bile. Gökçe yatakta değildi. Yerimden kalkıp banyoya gittim. Odaya döndüğümde Gökçe’nin odamızın balkonunda oturup etrafı izlediğini fark ettim. Odamız otelimizin havuzunu görüyordu. Bunun dışında etrafta başka oteller ve evler vardı. Balkon kapısını açmadan önce Gökçe’nin özellikle bir noktaya, havuza baktığını fark ettim. ‘Günaydın’ deyip Gökçe’ye sarıldım, Gökçe gülümsedi ve sıcacık bir öpücükle karşılık verdi. Bana bir an tedirgin oldu gibi geldi ancak belli etmedim, sanki yaramazlık yaparken yakalanan bir çocuk edası vardı yüzünde. Uyku sersemi bir şekilde konuşurken bende etrafı yavaşça izlemeye başladım. Etrafta diğer otellerin odalarının içi dikkatli bakınca (perdesi çekili olmayanlar) görülebiliyordu, bu o an için dikkatimi çekmedi. Ancak gözlerim havuz bölgesine kaydığında tek bir şey dikkatimi çekti; sırt üstü şezlonga uzanmış, yapılı denilebilecek vücuda sahip bir adam! Gökçe dakikalardır yüksek ihtimalle uyuklayan bu adamı izliyordu. Nasıl tepki vereceğimi, nasıl düşüneceğimi o an bilemedim. Beraber dışarı çıkıp kahvaltı yapmak için odamızdan ayrıldığımızda aklımda resepsiyonist çocukla karşılaşma fikri vardı. Acaba Gökçe ona da bakıyor mu veya bakacak mıydı? Ne olmuştu benim karıma böyle? Yoksa artık ona çekici gelmiyor muydum, başka erkekler mi çekiyordu ilgisini yoksa?

Güzel bir yerde kahvaltımızı yaptıktan sonra daha saat öğlen olmamışken otelimize döndük. Kahvaltı yaptığımız yerde bizimle ilgilenen garson tavsiye istememiz üzerine sahilin bugün biraz dalgalı olduğunu, deniz yerine eğer otelimizin havuzu varsa orayı tercih etmemizin daha iyi olabileceğini belirtti. Gökçe sanki dünden beri bunu bekliyormuş gibi hızlı adımlarla beni otele sürükledi. Odamıza gidip üstümüzü değiştirdik.

Gökçe bikinisi ile karşımda durup

-Nasıl olmuş aşkım?

dediğinde nutkum tutulmuştu. Gökçe’yi ilk kez bikinisi ile odada gördüm. Bu kırmızı bikini aslında biraz küçük olmasa gayet kapalı sayılabilirdi. Ancak dedi gibi bikini küçük olduğu için tehlikeli olabilecek durumlar olabilirdi, ki itiraf etmeliyim bir frikik kazası yaşanmasını içten içe istemiştim. Frikik kazası olmasa bile dikkatli bakan gözler her istediğini alabilirdi bu güzel kadının bedeninden. Gökçe daha önce hiç görmediğim tül gibi, incecik bir pareoyu üstüne geçirdi ve aşağıya indi, bende onu takip ettim. Daha ilk on metrede bikini kendini göstermişti. Sabit dururken kalçalarını gayet kapatabilen bu bikininin altı yürüdükçe geriliyor ve Gökçe’nin kalçalarının arasına doğru büzülüyor, dolgun kalçaları ortaya çıkartıyordu. O gün işim zordu.

Resepsiyonun önünden geçerken bir önceki gün karşılaştığımız esmer genç oradaydı, bizi nazikçe selamladı. Geriye dönüp bakmayı çok istedim o an çünkü gencin Gökçe’nin salınan kalçalarına baktığından emindim. Havuza indiğimizde pek kimselerin olmadığını gördüm. Çocuklarının peşinden koşturan bir aile, yaşlı bir turist çift ve bir iki genç dışında havuzda kimseler yoktu. Kendimize iki şezlong seçip eşyalarımızı koyduk. O sırada yanımıza havlu almadığımızı fark ettik. Havlu işini sonraya bırakıp kendimizi havuza attık. Havuzun içerisinde bir süre yüzüp, eğlendikten sonra yorulduğumu hissettim. Gökçe’ye çıkacağımı söyledim. O da çıkacağını ancak havlu olmadığı için üşümekten korktuğunu söyledi. Odaya gidip havluları alıp gelme işini üstlendim. Üstümden sular biraz akıp nispeteb kuru hale gelince resepsiyona doğru ilerledim. Esmer genç hala oradaydı. Aklıma o an bir fikir geldi. Delikanlıya yaklaşıp;

-Havluları unutmuşuz ve benim acil yukarı çıkmam lazım, işim uzun sürebilir. Acaba otelin havlusu varsa eşime biran önce götürebilir misiniz?
-Elbette efendim, merak etmeyin.

Teşekkür edip koşar adımlarla odaya çıktım. Balkona çıkmadan pencerenin kenarından Gökçe’yi izlemeye çalıştım. Eşyalarımızı koyduğumuz şezlonglar zorda olsa görülebiliyordu. Orada durdum ve olacakları merakla izlemeye başladım. Gökçe havuzun kenarında bekliyordu, kafasını görebiliyordum bu noktadan. O sırada otelin havuza bakan kapısından elinde büyük bir havlu ile bizim resepsiyonist çıkageldi. Gökçe’nin başına gelip bir şeyler söyledi. Gökçe onaylar gibi başını salladı ve biraz ileride duran havuz merdivenlerden kalçalarını sallayarak çıkıverdi. Yüzerken bikinisi iyice kalçalarının arasına kaçmıştı. Üst bikinisi hafifçe kaymış ve göğüslerinin tüm güzelliği ortadaydı. Gökçe havuzdan çıkar çıkmaz resepsiyonist elinde havluyla dibinde bitti; Gökçe arkasını döndü, çocuk kendini iyice Gökçe’ye yaklaştırarak havluyu açıp sanki mont giydirir gibi Gökçe’min omuzlarından giydirdi. O an gözlerime inanamadım çünkü resepsiyonist aleni bir şekilde Gökçe’nin kalçalarına kasıklarını yaslamıştı… Bu sahne meydana geldiğinde o zamana kadar fark etmediğim bir şeyi fark ettim; burada durmuş resmen bir ergen gibi dikizleme yaparken mastürbasyon yapıyordum. Kendi karıma arkadan iyice yaklaşıp vücudunu ona yapıştıran resepsiyonisti izliyordum. Gökçe biraz arkası dönük beklemiş, geri dönmekte acele etmemişti. O memnun bir ifade yüzüne yerleşmiş şekilde arkasını dönerken ben kendimden geçmiş şekilde boşalmaya başlamıştım. Otelin perdesi sperm içinde kalmıştı. Tekrar Gökçe’nin olduğu tarafa baktığımda çoktan onun şezlonga yerleşmeye başladığını fark ettim. Elim hala penisimdeyken sahneyi biraz daha izledim.

Hızlıca havlu kağıtla etrafı -spermlerimi- temizleyip, havluları yanıma alıp aşağıya indim. Aşağı indiğimde Gökçe bikinisi ile sereserpe uzanmış güneşlenmeye çalışıyordu.

-Yetişemedim galiba aşkım, tuvalete girince tabii…

Gökçe sadece gülümsedi, cevap vermedi.

Havuzda biraz daha vakit geçirip odaya çıktığımızda ellerim eşyalarla doluydu. Gökçe kapıyı açıp bana yol verdi. Eşyalarla beraber odaya girdim. Gökçe kapıyı sertçe kapatıp yatağında başına yanıma geldi, eşyaları elimden alıp kenara fırlattı ve bikini altını bir hamlede çıkartıp beni yatağa itti. Havlu meselesi tek beni azdırmamıştı anlaşılan. Gökçe şortumdan kurtulup üstüme çıktığında penisimin hali hazırda sert olduğunu fark ettim. Gökçe’nin içine girmem hiç zor olmamıştı, zaten içi ıslaktı… Bu pozisyonda Gökçe sertçe üzerimde aşağı yukarı hareket ederek kontrolü eline almış ve bana sadece zevk alması kalmıştı. Bir süre böyle devam ederken Gökçe’nin inlemeleri arttı. Birden kucağımdan kalktı ve vajinasını ağzıma getirecek şekilde yüzüme oturdu. Gökçe’nin vajinasından akan sıvıların tadını alabiliyordum, dilimle iyice içeriye doğru hamle yapmam ile boşalmaya başlaması bir oldu. İki eliyle kafamı vajinasına bastırıyor, bir yandan oval hareketler ile ağzıma baskı yapıp kendini tatmin ediyordu. 10 – 15 saniye boşalmasının bitmesini bekledim, tabi dilim boş durmuyordu. Nihayetinde Gökçe boşalması bittikten sonra kendini yanıma, yatağın üzerine atıverdi. Tüm bu süreçte hiç konuşmadık. Penisim sertliğini kaybetmek üzereyken Gökçe’nin nihayet aklına gelmiş olmalıyım; elini penisime götürmüştü çünkü.

-Ne hızlı boşaldım öyle. Tatil bize yaradı baksana Galip, iki gündür tavşan gibiyiz.
-Hiç sorma aşkım.
-Sana oral yapmamı ister misin?
-Olabilir…

Ben sırt üstü yatarken Gökçe kalkıp bacaklarımın arasına girdi ve kalçalarını yukarı dikip bana oral yapmaya başladı. Harika kalçalarını ve göğüslerini izlerken penisimi emen dudaklarının sesi kulaklarımda yankılanıyordu. Arada bir göz teması kuruyorduk, Gökçe’nin gözlerinin içi gülüyordu. Bir süre sonra dayanamayıp Gökçe’nin ağzına boşaldığımda çöken yorgunlukla bir iki saat kestirmiştim. Kalktığımda Gökçe makyaj aynasının yanındaydı, perdeyi inceliyordu. Uyandığımı belli etmeden kısık gözlerle onu izlemeye koyuldum. Önce gidip perdeyi hafifçe açıp havuzu izledi. Sonra perdenin üstünde bulunan lekeleri inceledi. Spermi ben ne kadar silsem bile beyaz lekeler kalmıştı; salak kafam! Gökçe dönüp bana baktı, uyuduğumdan emin olmak istiyordu. Bundan emin olduktan sonra oturup düşünür halde perdeyi izledi. Kanıtlar ortadaydı. Onu ve resepsiyonisti izlediğimi ve perdeye boşaldığımı anlamıştı. Neler olacak çok merak ediyordum. Gökçe’nin dudakları yayıldı, gülümsemeye başladı, bu sırada eli hafifçe vajinasının üzerinde geziniyordu… Farkındaydı bir şeylerin artık ve bu hoşuna gitmişti, onu da tahrik etmişti! Bu bir kırılma noktasıydı bizim için. 5 – 10 dakika daha uyuyor numarası yapıp kalktığımda hava artık o kadar aydınlık değildi. Gökçe çoktan bikinisi ve pareosu ile balkona çıkmış telefonla oynuyordu. Yanına gidip havdan sudan konuştum. Hoş bir restorana gidip yemek yeme kararı aldık. O gün aklımdan Gökçe’nin arkasına kendini sürten resepsiyonist geldikçe içim gıdıklandı.

Ertesi gün olduğunda yakınlarda bulunan bir doğa parkına gidip azıcık yürüyüş yapmak için erkenden kalkıp alışverişe gidip atıştırmalık bir şeyler aldık. Bir saat süren keyifli ve bol manzaralı yolculuk sonrası doğa parkına vardık. Gökçe hiç huyu olmamasına rağmen altına ince ve oldukça dar bir tayt, üstüne ise spor sütyen giymişti. İnce bir hırkayı ise üşüme ihtimaline karşı yanına almış ama hava sıcak olduğu için beline sarmakla yetinmişti. Sırtlarımızda çantalarımızla erken saatlerde başladık yürümeye. Kuş sesleri, ormanın ferah havası, harika manzaralar eşliğinde kendimizden geçmiştik. Aklıma Gökçe ile kıyafet konusunu konuşmak geldi. Heyecan ve korkuyla aklımdan geçenleri sordum…

-Gökçe bir şey soracağım. Son zamanlarda giyim tarzın iyice değişti. Artık daha rahat, daha açık giyiniyorsun. Rahatsız olduğum için demiyorum ama sebebini merak ediyorum.
-Biraz fazla paspal hissettim kendimi. Senin yanında daha güzel gözükmek istedim. Sana daha güzel gözükmek istedim.
-Sen hep güzelsin…
-Teşekkür ederim aşkım. Bana olan ilgin bir süre sonra kaybolur diye korktuğumu itiraf etmeliyim. Seni kaybetmeyi göze alamazdım. Üniversitede bir oğlan beni bu yüzden terk etmişti hatta biliyor musun? Neymiş paspalmışım, kendime bakmıyormuşum…
-Hadi ya. Kendi kaybetmiş. İyi de olmuş hani.
-Aynen öyle, hem seni buldum. En önemli, en özel parçamı yani…
-Sende benim için öylesin.
-Biliyorum kocacığım. Peki bu yeni stilim, giyinme tarzım senin hoşuna gidiyor mu?
-Gidiyor.
-Daha cüretkar olmalıyım belki, o zaman daha çok hoşuna gider.
-Ne kadar cüretkar mesela?
-Misal bir daha bu taytı giydiğimde içine iç çamaşırı giymemek gibi.
-Öyle bir şeyden haberim olursa ama seni en müsait yerde yatırır ve hiç beklemeden beceririm.

Ben bunu dedikten sonra Gökçe bana döndü ve elimi alıp taytının içine sokuverdi. İçinde bir şey yoktu. Sabah fark etmemiştim bile. Ama onca zamandır böyle gezmesi… Biraz önce söylediklerimi kanıtlamak istedim ve Gökçe’nin elinden tutup patikadan ayrıldım. İleride çalılar ile çevrili bir yeri gözüme kestirip Gökçe’yi oraya sürükledim. Çalılar çok uzun değil ama yayvandı. Patika kısmını kapatıyordu, geçen olursa bizi görmelerini engelleyecek şekildeydi. Sırt çantamdan kurtulup yere, nemli çimenlerin üstüne oturup Gökçe’yi yanıma çektim.

Gökçe gayet memnundu olanlardan. Uzaktan gelen çocuklu ailenin sesini duyunca irkilsek bile bu heyecanı yarıda kesmek istemedik ve hızlı bir ön sevişme ile anın tadını çıkarttık. Gökçe’nin taytından hızlıca kurtuldum ve pantolonumu yatar vaziyetteyken indirip penisimi Gökçe’nin ağzına doğru uzattım. Gökçe hemen üstüne tükürdü ve sonra dudaklarıyla bu tükürüğü her tarafına yaydı penisin. Vakit kaybetmeden Gökçe’yi nemli çimenlerin üstüne sırt üstü yatırdım ve üstüne çıkarak misyoner pozisyonunda içine girdim. İkimizin dudaklarından dökülen derin bir ‘ohh’ etrafımızı sardı. Seri hareketlerle Gökçe’nin içine girerken sesler artıyordu; en fazla 20 metre ilerimizden aile geçiyordu. Ailenin seslerinden fotoğraf çekindiklerini anladım. Çalıların arasında biz olabilecek en şehvetli şekilde sevişiyor ve sesimizi, inlemelerimizi olabildiği kadar kısık tutuyorduk. Çevremizde insanların olmasının verdiği heyecan ile boşalmam uzun sürmeyecekti, artık o harika anlara çok kısa bir süre kalmıştı. Nihayetinde kendimi tutamayacağım ana kadar sert hamleler ile Gökçe’nin içine girmeye devam ettim, her girdiğimde yumurtalıklarım Gökçe’nin kalçalarına çarpıyor, hassas oldukları için zevkimi katlıyordu. Boşalmama saniyeler kala Gökçe ‘oral yap…. oral yap… hemen… oral….’ diye inlemeyle karışık fısıldadı. Kendi boşalmamı ertelemek istemesem bile bu şehvetli dudaklardan dökülen ricayı bir emir gibi hemen uygulamaya geçtim. Aşağıya kaydım ve ıslak vajinasının klitorisinden başlayıp dilimle sertçe uyarmaya, kadınımı zevkin doruklarına yükseltmeye başladım. Gökçe’nin inlemeleri ve dilimin değdiği kaslardaki gerilim boşalmaya başladığının habercisiydi. Hemen yanımızda gülüp eğlenen ailenin sesleri Gökçe’nin seslerini bastırıyordu… İnsanlara bu kadar yakınken bizim sevişmemiz akıl alır bir şey değildi, heyecanımız doruktaydı… Gökçe bir kaç saniye kasıldıktan sonra gevşedi. Artık sıranın bana geldiği umuduyla Gökçe’yi bu sefer yüz üstü çevirdim ve vajinasına sertçe girdim. Daha dün resepsiyonistin kasıklarını dayadığı kalçalara şimdi ben temas ediyordum, bu düşünce aklımdan bir ürpertiyle geçip penisime doğru bir elektrik akımı gibi yol aldı ve Gökçe’nin içine boşaldım…

Aile iyice uzaklaşana, sesleri gelmemeye başlayana kadar penisim Gökçe’nin içerisinde bekledim, bir nevi boşalma sonrası dinlenme gibi olmuştu hem. Sonra kalkıp üstümüzü giydik ve yolumuza devam ettik. Tepemizde asılı duran güneşin, sıcak ışık hüzmelerinin altında yolumuza sarmaş dolaş devam ettik. Bir ara Gökçe beni durdurup taytının önünü gösterdi. İçine boşaldığım için orası ıslanmış, tayt vajinaya iyice yapışmış ve vajinanın dolgun dudaklarını belli ediyordu. Dudaklarımı ısırıp bu sahnenin tadını çıkarttım. Gökçe beline sardığı hırkasını çantasına astı ve önünde duran ıslak kabarıklıkla yol devam etti. Sanki herkese biraz önce nasıl becerildiğini göstermek istermişçesine, iç çamaşırsız gezdiğini haykırmak istermişçesine…

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir